akide şekeri

On Bir Numaralı Masa Hikayesi

Naime hanım emekliliğine kısa bir zaman kala bir sahil kasabasında lokanta açmış, hem oyalanıyor, hemde yakın zamanda trafik kazasında kaybettiği ailesinin hüznünü, lokantanın meşgalesiyle hafifletmek istiyordu.Harabe bir halde aldığı dükkanı öyle şirin ve sıcak bir ortam halime getirmiştiki.. Daha ilk haftadan müşteriyle dolup taşmıştı lokanta… Tabiki bunda yemeklerin lezzetinin yanı sıra,Naime hanımın sevecen tavrı ve güleç yüzüde çok etkiliydi…Ama kimse bilmezdi yüreğinin hüzünle dolu olduğunu…

Her hafta cumartesi günü ayrı bir kalabalık olurdu dükkan.Tatil günleri olan memurlar başta olmak üzere kasabalı, “Naime’nin yeri” diye ün yapan lokantaya doluşurlardı.Her cumartesi o kalabalığın arasında otuzlu yaşlarda bir gençte gelirdi dükkana. Kasabalı’nın arkasından deli diye bağırdığı o gencin adının Samet olduğunu öğrenmişti sonraları.Saçı sakalı uzun ve karmakarışık, kendine ve giyimine hiç özen göstermeyen biriydi.Samet her cumartesi günü gelir hüzünlü hüzünlü deniz mansarası olan on bir numaralı masaya doğru bakardı.Naime hanım, aç olduğunu düşünüp birçokdefa çağırsada genç adamı,o asla içeriye girmemiş,öylece dışarıdan aynı masaya bakıp durmuştu…Hemde gözyaşlarıyla.Garip bir hali vardı ama,insanlar onu anlamak yerine, – “Deli Samet -” diyerek dalga geçiyorlardı…

Naime hanım birdefasında-” belkide durumu yoktur-” diyerek koşup arkasından yetişmiş, genç adamla göz göze gelip elindeki paraları avucuna bıraktığında, sanki canının yandığını hissetmişti. Hiç ses çıkarmadan yanaklarından yaşlar süzülmüş, sonrada çekip gitmişti genç adam…Aynı günün akşamı Naime hanım tüm müşteriler gittikten sonra ailesinin ölüm yıldönümü olduğu için önce dualar okumuştu masasında. Sonrada çekmeceden çıkardığı ölmüş ailesinin resmine bakıp belki bir saat ağlamıştı. O anlarda ise pencerede, kasabalının deli diye çağırdığı Samet’i görmüştü.Oda gözyaşları içinde yine on bir numaralı masaya bakarken, defalarcada gözgöze gelmişti Naime hanımla.Sonrada Naime hanım yerinden kalkınca başını önüne eğip herzamanki gibi ellerini göğsüne bastırarak gözden kaybolmuştu karanlıkta…

Naime hanım öyle acımıştıki Samet’in haline.Dilenci ve kasabalının dediğinin aksine deli olmadığını anladığı ve her haliyle bir derdi olduğunu hissediği genç adam için birşeyler yapmak istemişti.

Cumartesiyi bekledi… Ve o gün geldiğinde on bir numaralı masaya hiçbir müşteriyi almadı.Üzerini en güzel yemeklerle donatıp, birde dışarıdan görülebilecek büyüklükte bir şekilde yazı yazmıştı. – “Samet’in Masası-” yazıyordu o kağıtta. Ve saatler sonra samet, yine her cumartesi günü olduğu gibi camın önüne geldiğinde, ilk defa ağlamamış, biraz utangaç tavırla gülümsemişti on bir numaralı masaya bakarak…

Ve o an Naime hanım arkasında belirdi.Gözlerine bile bakmaya utanan genç adamın koluna girip-“Hadi gel.O masa senin için ayrıldı.Samet’in masası yazıyor bak-” dediği an ilk defa içeriye gelmişti hiçbirşey demeden.Ve sanki uzun yıllardır birşeyin özlemini çeker gibi masaya oturdu.Sanki Samet’in birçok şey hisseder gibi tavırlarını farketmişti Naime hanım. Masada tam karşısına oturmuş, genç adamının yemeğini önüne koymuştu. O ise yemiyor sadece masaya ve tüm ihtişamıyla karşılarında duran denize bakıyordu… Samet o gün hiç kalkmamılltı o masadan.Havasını, kokusunu içine çekmişti sanki, özlemini çekiyormuşcasına…

Taki dükkanın kapanma saati gelip içeride müşteri kalmayana kadar…O an tam kalkıp gideceği sırada ise, hesap işleriyle uğraşan Naime hanım ın masanına gidip, bir kolye bırakmıştı masaya…Ve masada bir resim görmüştü.Biran resme dikkat kesilip, konuşmaya başladı sonra. -“Her cumartesi günü ailemle bu lokantaya gelir.Önceden rezervasyon yaptırdığımız şu masaya otururduk.Bir gün yine yemeğimizi yedik.Ben arkadaşlarımla oyun için yanlarından ayrıldım.Ailem eve gitmişti. O gün evimizde bir yangın çıktı.Ve ailem o yangımda öldü.Ben içimden atamıyorum hasretlerini. Okadar yalnız hissediyorumki.Siz bugün beni bu masaya oturttunuz.Tıpkı ailem gibi karşıma oturup, diğer insanların yaptığınım aksine, hiç önyargınız olmadan, deli demeden sevgiyle davrandınız bana.Herşey için teşekkür ederim. En çokta beni anladığınız için… -“demiş ve yüreğine bastırdığı kolyeyi masaya bırakıp gözyaşlarıyla çıkmıştı dükkandan…

Naime hanım, her haliyle Samet’in annesinin olduğunu anladığı kolyeyi hesabı ödemek için bırakmasından okadar etkilenmiştiki…Kolyeyi göğsüne bastırarak gözyaşlarına mani olamamıştı.

Ertesi gün anneler günüydü.Ve yavrularının ölümünün üzerinden beş yıl geçmesine rağmen o gün acılarını okadar taze hissediyorduki Naiöe hanım.Öğle saatlerinde camın önüne biri gelmiş ilk baktığında farkedememişti.Herzamankinden farklı olarak, traş edilmiş ve taranmış saçlarıyla, düzgün giyimiyle Sametti camın önünde duran. Ve elinde bir demet gül vardı. Bu defa sadece on bir numaralı masaya değil, Naime hanıma bakıyordu gülümseyerek.Ve Naime hanım şaşkınlıkla el edince, gülümseyerek içeriye girdi.Üzerinde aile resminde, oğullarının giydiği gömleğin aynısından olduğunu gördüğündr şaşırmıştı kadın.

Samet sonra gidio on bir numaralı masaya oturdu.Naime hanım yanına geldiğinde ise yerinden kalktı.-“Sizin acınızda benim acımdır efendim.Siz nasıl beni anladıysanız bende sizin yüreğinizden geçenleri anlıyorum… Anneler gününüz kutlu olsun-” dediği an, kadının gözlerinden akan yaşlar yanaklarını ıslatmış ve genç adama sarılmıştı.İkiside kaybettikleri ailelerinin huzurunu hissetmişti o an için on bir numaralı masada.Naime hanım gülleri eline aldığında mutluluğunu fazlasıyla belli ederken,diğer masalarda oturan kasabalı, deli Samet’i ilk defa böyle gördükleri için okadar şaşkın bakıyorlardıki..

Naime hanım birkaç dakika izin istedi Samet’ten. Ve içeriye gidip en güzel kıyafetini giydi.Geri döndüğünde ise Samet gördükleriyle mutluluk gözyaşlarına mani olamamıştı bu defa. Naime hanım’ ın boynunda annesinin kolyesi vardı çünkü.İkiside okadar mutluyduki.Saatlerce sohbet ettiler ve dertleştiler… Ve sanki birbirlerinin acısını, yarasını anlayan anne oğul olmuşlardı o günden sonra.Naime hanım ise her cumartesi günü on bir numaralı masayı İkisi için ayırmaktan hiç vazgeçmedi…

Sevmek için anlamak, anlamak için sevmek gerekir…

Yazar: Suat Özge

Sosyal Medyada Yazarı Takip Edin : InstagramYoutubeFacebook

Benzer İçerikler

vasi ne demek

Vasi: Koruma ve Rehberliğin Anlamı

Vasi Ne Demek? Vasi kelimesi, Türkçede oldukça önemli bir anlam taşır. Genellikle hukuki bir terim olarak karşımıza çıkan bu kelime, ...

Devamını Oku...

pelet nedir

Pelet Nedir? Enerjinin Yeni Yüzü

Pelet Nedir? Pelet, genellikle biyokütle kaynaklarından elde edilen, yuvarlak veya silindirik şekilli, küçük ve yoğun bir yakıt türüdür. Bu makalede, ...

Devamını Oku...

cuma mesajları

En Güzel Cuma Mesajları, Resimli, Kısa ve Uzun Anlamlı Cuma Sözleri ve Duaları

En Güzel Resimli Cuma Mesajları Cuma mesajları, İslam dünyasında ayrı bir öneme sahip olan ve ruhani derinliklerle dolu Cuma gününde ...

Devamını Oku...

Maliyeci

Maliyeci Fıkrası

Bir gün bir ormana maliyeciler gelir. Bunu gören tilki koşarak ormandan kaçmaya başlar. Koşarken, yolda kaplumbağa ile karşılaşır. Kaplumbağa tilkinin ...

Devamını Oku...

Yorum yapın