Padişahın dillere destan beyaz bir atı varmış. Padişah, bu atını çok severmiş, gezilere hep beyaz atla çıkarmış. Ata olan sevgisi o denli fazlaymış ki bir gün maiyetine şöyle demiş:
“Bu at benim için çok değerlidir. Beyaz atımın ölüm haberini getirenin kafasını uçurabilirim, çok dikkatli olun. Onun ölüm haberi beni kahreder.”
Zaman geçer, her şeyin olduğu gibi beyaz atın da eceli gelir ve beyaz at ölür. Padişahın adamları telaşlanırlar, atın ölüm haberini verecek olan kişinin öldürülebileceğini biliyorlardır. Kimse padişaha bu kötü haberi vermeye cesaret edemez. Nihayet Seyis başı bu görevi üstlenmek zorunda kalır. Padişahın huzuruna çıkan Seyis başı:
“Padişahım, sizin beyaz at var ya!”
“Evet” der padişah.
Seyis başı:
“O, yatmış, ayaklarını dikmiş, gözlerini kapamış, karnı şişmiş, hiç nefes almıyor.”
Padişah:
“Seyis başı, seyis başı! Desene, bizim beyaz at öldü!”
Seyis başı:
“Aman hünkârım! Ben demedim, siz dediniz.” der ve ölmekten kurtulur.
Ne söylediğimiz kadar neyi nasıl söylediğimiz de önemlidir. Söyleme şeklimiz çok şeyi değiştirebilir. Hayatta başarılı olmuş insanları gözlemlediğinizde onların bu yeteneğe sahip olduklarını görürsünüz.
Benzer İçerikler
Vasi: Koruma ve Rehberliğin Anlamı
Devamını Oku...
Pelet Nedir? Enerjinin Yeni Yüzü
Devamını Oku...
En Güzel Cuma Mesajları, Resimli, Kısa ve Uzun Anlamlı Cuma Sözleri ve Duaları
Devamını Oku...
Maliyeci Fıkrası
Devamını Oku...