akide şekeri

Bakıcı Aranıyor

Hastalığının en zor dönemleriydi. Tamda o zamanlarda ülkesine bir terör saldırısı yapılmış. Koca bir şehre atılan, hasar etkisi yüksek bombayla yüzlerce kişi ölmüş, yüzlercesi ise hem ailesiz hemde sakat kalmıştı.

Zaten fakirlikle savaşan devlette, bu yaralı insanların akıbeti de ölenlerden pek farklı olmayacaktı ki.Bakıma muhtaç insanlar da ölüp gidecekti…

Maliba altmış yedi yaşına bastığı o gün, şehre atılan bomba da aileleri ölen ve sakat kalan tam yirmi çocuğu, zorlukla bulabildiği bir otobüsle kendi evine getirmiş, ve hepsini tedavi ettirip tek tek de ilgilenmişti… Ölene kadar da bakabilirdi hepsine. Ama ya sonrası?…Orta derecede bir zenginlikteydi.Ve servetiyle birkaç sene bu çocuklara iyi imkanlar sağlayabilirdi ama, sonrası için o gece düşündükçe gözyaşlarına hakim olamamıştı. Açlıkla savaşan ülkece bu çocukların ölüp gitmesine razı olamazdı ki.

Başına ağrılar girene kadar düşündü sonra günlerce. En sonunda ise bir çözüm yolu bulmuştu işte.

Çevre ülkelerdeki dostlarını aradı hemen. Ve belki yedi ülkenin en çok satan gazeterinde, tam sayfa bir ilan yayınlanmıştı o gün. Başlıkta, “BAKICI ARANIYOR… Bir terör saldırısında ailelerini kaybetmiş engelli yavrularımıza, bir sene boyunca ücretli bakıcılık yapabilecek, onları ücretlide olsa sahiplenecek aileler aranıyor. Para peşin verilecektir. Tüm prosedürler tarafımızca halledilecektir. Ve şartlar ise aşağıda maddeler halinde belirtilmiştir-“yazıyordu.

Yedi ülkedeki, yedi arkadaşına da aynı gün içinde yüzlerce aile başvurmuştu. Ve vicdani açıdan, şartlar konusunda ki en uygun görülen aileler seçilip, bir hafta içinde tüm prosedürleri de halledilip, Maliba’nın ülkesine özel bir uçakla getirilmişlerdi…

Ülkesinde yoksullara yaptığı yardımlarla tanınan yaşlı Maliba evinin avlusuna giren yirmi çifte baktı nemli gözlerle.Sonrada az ilerisinde ki çardakta oyun oynamaya çalışan, uzun zamandır çok alıştığı engelli ve kimsesiz çocuklara baktı. İşin zor tarafını halletmişti işte.

Her aile bir çocuk seçip payına düşen bakıcı parasını aldığında, hem kendileri, hemde engelli çocuklar öyle sevinmişti ki. Yaşadıkları ülkedeki anlamıyla, “engel oupa” yani(melek büyükbaba) diye seslendikleri yaşlı Maliba dan ayrılmaları hiçte kolay olmamıştı çocukların…

Yaşlı adam nemli gözlerle, bakıcı ailelere emanet etti”çocuklarım”diye seslendiği yavrucakları. Çocuklar uçağa binlerlerken kolları engelli olamayan birkaçı gözyaşlarıyla, Maliba’ya bakıp, kollarını kanat gibi çırptığında hüngür hüngür ağlamıştı yaşlı adam…

Bakıcı aileler ile anlaştığı gibi her ay birer mektup almaya başlamıştı çocuklarla ilgili. Onların iyi olduğunu bildikçe yüreği ferahlıyordu sanki…

Birinci ay,yirmi engelli çocuğun bakıcı ailelerine alışma sürecini, ikinci ay gülümsemeye, üçüncü ay yeni hayatlarına iyice alışmaya başladıklarını okudukça mektuplar da mutluluk gözyaşlarına boğuldu Maliba.

Tüm servetini yatırdığı bu işin sonunda, bir yılın sonunda herşeyin altüst olacağını, engelli çocukların yine kimsesiz kalacağını düşünmesi bile uykularını kaçırıyordu.e olacaktı bu çocukların hali? O terör saldırısında, kimi ayaklarını, kimi kollarını, kimi gözlerini kaybetmişti. Nasıl yaşarlardı bu fakir ülkede birbaşlarına?

Beşinci ay “Çocuklarım” dediği yavrucakların gülümsediği resimleri mektuplar da gördüğünde sevinç gözyaşlarıyla birlikte yüreğine ılık ılık birşeyler akmıştı sanki…

Sekizinci ay ise her bir zarf ta, mektubun yanı sıra küçük kasetlere kaydedilmiş, çocukların yanında kaldığı günlerde, kendisine ithafen akıllarından uydurup söyledikleri, “melek büyükbaba” şarkısını dinlediğinde defalarca her bir çocuğun sesinden sanki kanatlanıp uçmuştu yaşlı adam.

Aylar hızla geçti. Ve bu zaman zarfında korkuları daha da artmıştı Maliba’nın. Bir sene dolduğunda çocuklarına ne olacak tı gerçekten?

On ikinci ay elleri titreyerek, yüreğinde büyük bir korkuyla tam yirmi mektup yazıp, çocukları geri iade etmelerini istedi bakıcı ailelerden. Çünkü artık onlara ödeyecek bakıcı parası kalmamıştı. Tüm serveti bu uğurda tükenmişti Maliba’nın…

On ikinci ay, artık hastalığından ötürü belkide son anlarını yaşadığı o günlerden birinin öğle vakti postacı yatağının kenarına bırakmıştı bakıcı ailelerden gelen mektupları. Komşuları tek tek açtıkları zarflarda hep aynı cümleleri okumuştu son anlarını yaşarken gözlerinden yaşlar süzülerek gülümseyen Maliba’ya.

-“Paraya gerek yok efendim. Şimdi daha iyi anladık, neden ilandaki şartlarda hiç çocuğu olmayan aileler arayıp, sadece bir yıllık bakıcı aile olmamızı neden istediğinizi… Gönül bağı kurduğumuz bu çocuklarla gerçek bir aile kurduk… Evlatlarımızı ömrümüzün sonuna kadar mutlu etmeye çalışacağız… Saygılar… Düşüncenizde haklıymışsınız. Gönül bağı en büyük bağdır. BAKICI AİLE… “

Yazar: Suat Özge

Sosyal Medyada Yazarı Takip Edin : InstagramYoutubeFacebook

bakici araniyor

Benzer İçerikler

vasi ne demek

Vasi: Koruma ve Rehberliğin Anlamı

Vasi Ne Demek? Vasi kelimesi, Türkçede oldukça önemli bir anlam taşır. Genellikle hukuki bir terim olarak karşımıza çıkan bu kelime, ...

Devamını Oku...

pelet nedir

Pelet Nedir? Enerjinin Yeni Yüzü

Pelet Nedir? Pelet, genellikle biyokütle kaynaklarından elde edilen, yuvarlak veya silindirik şekilli, küçük ve yoğun bir yakıt türüdür. Bu makalede, ...

Devamını Oku...

cuma mesajları

En Güzel Cuma Mesajları, Resimli, Kısa ve Uzun Anlamlı Cuma Sözleri ve Duaları

En Güzel Resimli Cuma Mesajları Cuma mesajları, İslam dünyasında ayrı bir öneme sahip olan ve ruhani derinliklerle dolu Cuma gününde ...

Devamını Oku...

Maliyeci

Maliyeci Fıkrası

Bir gün bir ormana maliyeciler gelir. Bunu gören tilki koşarak ormandan kaçmaya başlar. Koşarken, yolda kaplumbağa ile karşılaşır. Kaplumbağa tilkinin ...

Devamını Oku...

Yorum yapın