Babası elli gram suçuktan bir yuvarlak dilim kestiğinde, mutlu olmamıştı çocuk. Elinde tutup evin soluk renkli ışığına çevirdiğinde karşı tarafın göründüğünü görünce, canı sıkılsada belki beş dakika özene bezene, tadını alarak yemişti ince sucuk dilimini.
Kardeşi Samet’inde aynını yaptığını görünce sıcacık gülümsedi.
Gecekondu da yaşarlarken ve babası çok düşük bir aylık kazanırken, bu şartlarda çaresiz hastalığından ümidi yoktu Cevahir’in. Bir yıl diyordu doktorlar. Başkada birşey demiyorlardı. Bir yıllık ömrü kalmıştı ama ne hastalık ne de başka birşey umurunda değildi ki. Akşama kadar pencere de bekler, babasının iki akide şekeri, bazen tam bir simit, bazende elli gram sucukla eve gelmesini çıldıracak gibi bir sevinçle karşılardı.
Kısa bir zaman sonra ise hayatlarında birden herşey değişmişti. Babasının mahalleden arkadaşı Akif bey çok iyi kazandıran bir işe girmiş,bir ay sonra Cevahir’in babasını yanına aldırınca, ömürlerinin biteceğini düşündüğü gecekondudan taşınmaya karar verdiklerinde birtek Cevahir razı olmamıştı bu işe. Ağladı, sızladı yinede zengin hayata geçmeyi hiç istemedi…
-“Herşeyi alcam len size. Daha ne istiyon? Bulduda bunuyor. Sucuk dilimine baktın mı karşısı görünüyordu hani? -” deyip birde tokat patlayınca babası sessizce çıktı yıkık dökük gecekondularından.
Ve o günden sonra yeni taşıdıkları lüks daire, sonrasında köşk ve daha sonrada taşındıkları yalının camında bekledi bu defa her akşamüstü babasını. Öyle çok şeker gönderiyor ki eve. Kangal kangal sucuk, bol susamlı akide şekeri ve simitler…Ve birde şanlı şöhretli doktorlar geliyordu her gün Cevahir’in muayene etmek için.
Babası her sabah evden çıkarken,
-“Çocuklar ne istiyorsalar şoföre yazdır alıversin hanım-” derken hasta yatağından dinlerdi bu cümleleri küçük çocuk.
Ve tam bir yıl geçti aradan. Cevahir’i hiçbir doktor iyileştiremedi.Son nefesini vereceği o akşam, ilk defa erken gelmişti babası işten. Tüm aile Cevahir’in başında ağlarken, babası son bir defa mutlu etmek istedi oğlunu…
-“Hadi yavrum söyle. Ne alayım sana. Artık paramız var. İstediğin herşeyi alabilirim. -” Dediğinde hırıltıyla karışık konuşmaya başladı babasının gözlerine özlemle bakarak…
-“Akif emmi zengin olduğunda oğlu Hüsam’dan duymuştum. Para kazanacağı için hiç evde kalamıyormuş babası. Hep geç gelir erken çıkarmış evden. Bir senem vardı babam.İstemedim bu yüzden gecekondumuzdan çıkmayı. Nasıl da çabucak geçti bak. Tek istediğim akşam olduğunda yine eskisi gibi evine erken gelip bizimle oynamandı. Ama gelmedin. Bana vermeni isteyeceğim tek şey o bir sene. Tek bir akide şekeri, yarım simit, ince sucuk dilimine de razıyım. Seninle geçireceğim bir sene verebilir misin bana?Alabilir misin bana akıp giden zamanı? – “
İnsan gerçekten elindekilerin değerini bildiğinde mutlu olur. İster zengin, ister fakir olsun değişmez.Mutluluğun değişmez kanunu budur…
Yazar: Suat Özge
Sosyal Medyada Yazarı Takip Edin : Instagram – Youtube – Facebook
Benzer İçerikler
Vasi: Koruma ve Rehberliğin Anlamı
Devamını Oku...
Pelet Nedir? Enerjinin Yeni Yüzü
Devamını Oku...
En Güzel Cuma Mesajları, Resimli, Kısa ve Uzun Anlamlı Cuma Sözleri ve Duaları
Devamını Oku...
Maliyeci Fıkrası
Devamını Oku...