106 Sene Evvel Çanakkale Siperlerinde bir mektup
“Benim güzel kızım,
Bu gün Temmuz 14, Ramazan’ın ikinci günü.
Şeyhülislam oruç tutmayabilirsiniz diye fetva yayınladı.
Ama benim içim rahat etmedi. Oruca niyetlendim.
Sahur vakti çalıların arasında iki kök çiriş (pırasadan daha küçük bir ot) buldum.
Onlarla sahur ettim.
Gündüzü yeni siperler kazdık. Hiç susamadım.
Taarruz arttı. Kafamızı çıkaramadık.
Akşam olunca bir asker ezan okudu.
Siperin içinde matara elden ele dolaştı.
Herkes orucunu su ile açtı.
Ben zannettim ki sadece ben oruçluyum.
Meğer bölüğün hepsi oruçluymuş.
Matara en son bana geldi.
Geldi ama ben kendimden utandım.
Arkadaşlarım hepsi sahursuz oruç tutmuşlar.
Ben ise iki çirişi yediğim için arkadaşlarıma karşı kendimi mahcup hissettim.
O gün oruçlu şehit olan Erzurumlu, Tokatlı, Sivaslı, Memleketimizin her yerinden şehit olan arkadaşlarımın hakkını nasıl öderim diye gözyaşı döktüm…”
Bu satırlar bize Ecdadın bu ülkeyi ne zorluklarla ve çetin şartlarda bize bıraktıklarını hatırlatıyor ki kıymetini bilelim.
İnsanımızda oluşturulan en büyük bir hastalık tüketim hırsı ve nimete nankörlük… Halinden şikayet. Tatminsizlik… Bu bir mizaç bozulması aynı zamanda.
Bu satırlar ne kadar bolluk ve bereket içinde olduğumuza halimize şükretmemiz konusunda bize yol göstericidir.
Alıntıdır
Şehitlerimize ne kadar minnettar olsak az.
Benzer İçerikler
Vasi: Koruma ve Rehberliğin Anlamı
Devamını Oku...
Pelet Nedir? Enerjinin Yeni Yüzü
Devamını Oku...
En Güzel Cuma Mesajları, Resimli, Kısa ve Uzun Anlamlı Cuma Sözleri ve Duaları
Devamını Oku...
Maliyeci Fıkrası
Devamını Oku...