Bir zamanlar ölüme mahkûm olmuş bir adam vardı. Gözleri kapatılarak zift gibi karanlık bir mağaraya kapatılmıştı. Mağara, 90×90 ölçülerindeydi.
Ona mağaradan çıkmak için bir tek yol olduğu ve onu bulabilirse özgür bir adam olabileceği söylenmişti.
Mağaranın girişi bir kaya ile iyice kapatıldıktan sonra mahkûma gözlerini açmak ve karanlıkta özgürce gezinme izni verilmişti. Yalnızca ilk otuz gün boyunca ekmek ve su ile beslenebilecek ve bundan sonra beslenmesi için hiçbir şey verilmeyecekti.
Ekmek ve su, mağaranın güney kısmının tavanında bulunan küçük bir delikten aşağı sarkıtılarak ona verilecekti. Tavanın yüksekliği 5.5 metre civarındaydı ve tavandaki deliğin çapı 30 cm idi. Mahkûm yukarıdan gelen azıcık ışığı görebiliyordu ama bu ışık mağarayı aydınlatmıyordu.
Mahkûm, mağaranın içerisinde gezinirken kayalara çarptı. Bu kayaların bazıları çok büyüktü. Eğer bu kayaları kullanarak bir tümsek yapabilirse, tavandaki açıklığa ulaşabileceğini ve onu içinden geçebileceği kadar büyütüp oradan da kaçabileceğini düşündü.
Boyu yaklaşık 1.70 m olduğu ve ulaşabileceği yükseklik de bir 60 cm olacağı için, bu tümseğin en azından 3 metre yükseklikte olması gerekiyordu.
Bu sebeple, mahkûm uyanık olduğu süreleri kayaları toparlayarak ve toprağı kazarak geçirdi. İki haftanın sonunda 1.5 metre yüksekliğinde bir tümsek yapmıştı. Önündeki iki hafta içerisinde bunu iki katına çıkarabilirse, yiyeceği tükenmeden bu işi başarabileceğini düşündü.
Mağaranın içerisindeki kayaların çoğunu kullandığı için toprağı daha fazla kazması gerekiyordu.
Bu kazma işlemi için kullanabileceği tek şey çıplak elleriydi. Aradan bir ay geçtikten sonra tümsek 2,5 metre yüksekliğe ulaşmıştı ve zıplayarak bu açıklığa neredeyse ulaşabiliyordu. Hemen hemen tükenmişti ve çok bitkindi.
Günlerden bir gün, bu açıklığa dokunabileceğini sandığı bir anda, düştü. Ayağa kalkamayacak kadar bitkindi ve iki gün içerisinde öldü.
Onu yakalayanlar cansız bedenini almaya geldiler. Girişi kapatan büyük kayayı kenara çektiler.
Mağaranın içi aydınlandıkça, mağaranın duvarında çapı 1 metre olan bir deliği aydınlattı. Bu, dağın öteki tarafına giden bir tünelin girişiydi. Bu mahkûma bulması için ifade edilen, özgürlüğün yoluydu.Tavandaki açıklığın hemen altında, mağaranın güney duvarındaydı.
Mahkûmun yapması gereken tek şey 60 metre kadar sürünerek ilerleyip özgürlüğüne kavuşması idi.
Işığa o kadar çok odaklanmıştı ki, özgürlüğünü karanlıklarda araması gerektiği hiç aklına gelmemişti. Özgürlük, yaptığı tümseğin hemen yanında, hep yanı başında, fakat karanlığın içerisindeydi.
Benzer İçerikler
Vasi: Koruma ve Rehberliğin Anlamı
Devamını Oku...
Pelet Nedir? Enerjinin Yeni Yüzü
Devamını Oku...
En Güzel Cuma Mesajları, Resimli, Kısa ve Uzun Anlamlı Cuma Sözleri ve Duaları
Devamını Oku...
Maliyeci Fıkrası
Devamını Oku...